Colonia Film İncelemesi

Güçlü bağlantıları olan ve faşist diktatörlükle işbirliği içerisinde olan bir tarikat. İşkence, hukuksuzluk, katliam ve daha nicesi. Dini kullanarak kendisine bir fantezi dünyası yaratmış bir psikopat. Ne yazık ki bu filmde de konu ne olursa olsun aşırılığın insanları nasıl yozlaştırdığını ve vicdan duygusunu ortadan kaldırarak akla gelmeyecek sindirme ve yıldırma yöntemlerini uygulatıyor. Bir aşk hikayesi ile başlayan filmin aslında tek kurgusal tarafı bu aşk hikayesi. Evet, ne yazık ki film gerçek bir koloniyi anlatıyor. Colonia Dignidad (Haysiyet Kolonisi) gerçekte var olmuş korkunç bir yer. Gerçek hayatta bu koloniye çocukken getirilen ve kaçmayı başarabilen çok az insanın söylediklerine göre film her ayrıntısıyla gerçeği yansıtıyor hatta az bile anlatılıyor. Daha fazla girişi uzatmadan hadi filmin konusuna ve kısaca kadrosuna geçelim;
Yönetmenliğini Florian Gallenberger ‘in yaptığı filmin yazarları ise Torsten Wenzel ve yönetmenliğini de yapan Florian Gallenberger’dir. 2015 yılında vizyona giren filmin başrollerinde ise Emma Watson, Daniel Brühl, Michael Nyqvist bulunmaktadır.
Tarihler 1973 yılını gösterdiğinde Şili’de ordunun başına ABD destekli Augusto Pinochet geçmiştir. Yine Abd’nin desteği ile halkçı Salvador Allende yönetimi devrilir. Pinochet yönetime el koyduktan sonra askeri diktatörlüğünü ilan eder. Bu darbe gerçekleşmeden öncesinde Allende yönetimini destekleyen Alman gazeteci olan Daniel Şili’de partinin afiş tasarımlarını yapıp ön plana çıkar. Sevgilisi Lena bir hostestir ve Şili’ye uçuş yaptıklarında kendilerine rezerve edilen otele kalmaya giderken yolda toplanıp gösteri yapan insanları görür, hemen ardından sevgilisi Daniel’i. Bir araya geldiklerinden kısa bir süre sonra darbe olur. Kaos’un ve karmaşanın içinde kalan çiftimiz halka uygulanan şiddetin fotoğraflarını çekmeye çalışırken kaçamaz ve yakalanırlar.
Tutuklandıktan kısa süre sonra Lena serbest bırakılırken sevgilisi Daniel’in Colonia Dignidad’a gönderildiğini öğrenir. Sevgilisini orada bırakmak istemez, yardım istemek için Daniel’in arkadaşlarına gider. Arkadaşları yardım etmeyi reddeder. Çünkü savundukları davanın bir insandan daha önemli olduğunu, onu kurtarmanın mümkün olmadığını söylerler. Lena kimsenin ona yardım etmek istememesine rağmen tek başına Daniel’in götürüldüğü koloniye gider, onlara katılmak istediğini söyleyip kendisini kabul ettirmeye çalışır. Paul Schafer ismindeki eski Nazi subayı ve cemaat lideri tarafından 1961’de Şili’de kurulan bu koloni dış dünyadan tamamıyla soyutlanmış, dini yaydığı ve öğrettiğini iddia ederek katı kurallar koyup insanlara düzenli olarak işkence edip beyinlerini yıkadığı, kölece çalıştırdığı, erkek çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu kendisine ait bir ayrı bir dünyadır. Kendisine Pius dedirten Schafer kolonideki insanlar için kutsal atfedilir. Onun söylediği her şey sorgulanmadan yerine getirilir. Suçlar kesinlikle affedilmez ve kurallara uymayanlar linç edilir. Lena ve Daniel bu kolonide bir araya gelmeye ve kaçma planı yapmaya çalışırlar.
Film öyle bir atmosferde geçiyor ki izlerken kendinizi onların yerine koymamak mümkün değil. Daniel ve Lena’nın kolonide vakit geçtikçe keşfettikleri şeyler gerçek hayatta bu koloniyi biraz araştırdığınızda bulabileceğiniz argümanlar. Böyle olması sizi filmi izlerken daha da etkiliyor. Döneme ait belgelere baktığınız da, o koloniden kaçmayı başarabilmiş insanların vermiş oldukları röportaj ve ifadeler filmin ne kadar gerçeğe yakın olduğunu gözler önüne seriyor. Koloni arazisi, diktatörlük yıllarında Pinochet’nin istihbarat örgütü DINA’nın gizli üslerinden biri haline geldi. Schäfer’in kurduğu yeraltı sığınak ve tünelleri DINA’nın işkencehaneleri olarak kullanıldı. Bu işkencehanelerde yüzlerce Şilili muhalif erkek ve kadın, korkunç işkenceler gördü ve onlarcası öldürüldü.
Colonia’da yaşanan gerçekler ancak 1990’lı yıllarda kamuoyuna yansıdı; Pinochet sadece ev hapsine çarptırıldı, Paul Schafer Arjantin’e kaçtı ve yakalandığı 2004 yılına kadar burada saklandı. Yüzlerce kez çocuk istismarı ve başkaca insanlık dışı suçlardan 33 yıla mahkûm oldu. Schafer, 2010 yılında bulunduğu Santiago cezaevinde öldü.