The Protector – Hakan Muhafız Dizi İncelemesi

Biz yabancı dizi ve filmler izleyen Türk’ler ülkemizden çıkan neredeyse her şeye yerli yersiz eleştiri yapmaya bayılıyoruz, kabul bende aynı şekildeyim, bunun asıl sebeplerinin kim olduğunu hepimiz biliyoruz, izleyiciyi salak yerine koyan onlarca film yapımcısı,” zaten bir hafta olmuş unuturlar’ ya diyen yönetmenler..
The Protector ilk duyrulduğunda 2018’e bile girmemiştik, çoğu yerde Netflix’in ilk Türk dizisinin çıkacağı haberleri duyrulmaya başlanmıştı, bir dakika hem ilk Türk Netflix dizisinin olması yanında yine bir ilke imza atarak fantastik unsurları kullanan bir dizi olacağıda duyrulmuştu, herkes gibi bende inanılmaz heyecanla beklemeye almış, ve her çıkan set fotoğrafında, her çıkan haberde inanılmaz heyecanlanmıştım, az önce bahsettiğim konuya dönecek olursak dediğim gibi biz Türkler ülkemizde bir sezon uzunluğunda dizi bölümleri görmeye alışık olduğumuz için, acaba diyende büyük bir kitle vardı, bu kişiler daha dizi çıkmadan çöp statüsüne yerleştirdi diziyi.
The Protector 170’den fazla ülkede yayına girecek olmasının yanı sıra fantastik unsurları taşıyan bir dizi olacağı için bizimle eş zamanlı olarak farklı ülkelerde olan dizi ve film severlerde beklemeye aldı, dizi çıktı ve 14 Aralık günü bir oturuşta tüm sezonu bitirdim, incelemenin bu kadar geç gelmesinin sebebide diziyi sindirerek düzenli bir skalaya oturtup çekmeye karar vermem.
The Protector’dan kısaca bahsetmek gerekirse:
Hakan sıradan hayatına devam eden bir gençtir, günün birinde hayatına tılsımlı gömlek girer ve hayatın baştan sona değişir, kendisini İstanbul’un Muhafızı olarak bulur ve ölümsüz bir kişiyi öldürmezse İstanbulun kaderinin tehlikede olduğunu fark eder..
Aslında dizi hakkındaki en büyük eleştiriler efekti konusunda, evet dizide “bu sahneyi koymasalarda hiç bir şey değişmezmiş, madem yapamıyorsunuz, neden koydunuz” derken buluyoruz kendimizi, lakin bu biz Türklerin değil, Netflix’in bütçe sorunsalı yüzünden olan bir hata, buradaki ince çizgiyi anlayamayan bir güruh diziyi yerden yere vurmaya ve kötülemeye başladı, sormak isterim, her şey efektmidir? yani tamam yinede önemli bir unsur lakin efektleri kötü olması dizide yatan güzel senaryonun önüne geçebilir mi? işte bir takım insana göre geçebiliyor maalesef, bu arada hatırlatayım, zaten efekti ve aksiyon olan sahneler bir elin parmağını geçmez.
Dizi aslında birazda İstanbul tanıtımı gibi ilerliyor, bunun en büyük sebebi insanlara İstanbul’u tanıtmak, dizi boyunca zaten 100 defa İstanbul kelimesini duyuyor olacaksınız. Ama rahatsız edici seviyedede değil yani..
İstanbul’un zengin bir tarihinin olduğunu ve araştırdıkça derinleşen bir lore’un olduğunu açıklıyor dizi, bir kaç bölümün başlarında Osmanlı zamanında yaşamış Muhafız’ı görüyor ve az da olsa Ölümsüz ile aralarındaki münakaşaya şahit oluyoruz, bana kalırsa şahsi görüşüm Modern zamandaki Muhafız yerine Osmanlı zamanında yaşayan Muhafız’ı aslık konu olarak alsalardı şimdiye inanılmaz bir izlenme almıştı, ama işte maalesef ki bütçeler bütçeler..
Oyunculuklara bakarsak, karşımızda kendi oyunculuğunu kanıtlamış ve üzerine eklemiş bir Çağatay Ulusoy duruyor, yan karakterler ile olduğu çoğu sahnelerde kendi başına kurtarabiliyor komple sahneyi, yan karakter olarak Hazar Ergüçlü ve Ayça Ayşin Turan’a ortalama not vrebiliriz, rollerinin altından kalkmışlar. Mehmet Yılmaz Ak’ın oyunculuğu zaten diziyi en az 5 adım öne çıkartıyor, harikaydı keza Mehmet Günsur gibi.
Aslında bu skalanın çok ama çok üstünde olarak yazılan ve rolünü inanılmaz bir şekilde oynayan isme geldik, Faysal – Okan Yakabık, Faysal karakter olarak tam anlamıyla Okan Yalabık için yazılmış gibi, zaten diziyi izleyen ve beğenen çoğu kişi Hakandan çok Faysal karakterini beğendiğide aşikar, Okan Yalabık gerçek anlamda dizinin en iyisi.
İnternette dolaşan şeker efsanesi “çöp” haberlerini görmezden gelin, tabiri caiz ise, “ bu ülkeden güzel bir şey çıkmaz ya” diyen ve önyargılı insanlardan başkası değiller, dizinin eksiklerinin olduğu gibi diziyi sevdiren bir çok unsurda bulunmakta, bu dizi bir ingiliz TV dizisi olsaydı ve ülkemizde Hakan : Muhafız diye değilde The Protector olarak yabancılar tarafından baştan çekilseydi, bu “çöp” diyen güruh diziyi öve öve bitiremezdi, zira dizi The Punhiser ve Iron Fist dizilerinden çok daha iyi bir yerde.
Çok fazla beklenti olmadan izleyip eğlenebileceğiniz bir dizi var karşımızda, çoğu şeyin ikinci sezona saklandığıda belli bu arada daha dizi çıkmadan ikinci sezon onayını aldığınıda belirtelim, ikinci sezonda daha büyük aksiyon sahneleri ve Okan Yalabık’ı bir daha görmek için inanılmaz sabırsızız..
2. Sezonu büyük bir merakla bekliyoruz.
İlk Türk yapımı Netflix dizisi olduğunu göz önüne alırsak ben gayet başarılı buldum. Kesinlikle ileri ki sezonlarda geliştirilebileceğini düşünüyorum.